Dünya Yaşasın Derneği ve MoniBostan olarak 31 Mart seçimleri için kent yönetimlerine talip olanlara ve sonrası kenti yönetecek olan yerel yönetim kadrolarına çağrımızdır.

GEREKÇE

Çocuğunuzu Doğaya Yönlendirin!(*)

İnsan doğa ilişkisi insanın iki ayağı üzerine kalkması ile birlikte önce tarım toplumuna ve yerleşik hayata geçişle, ardından endüstriyel devrimle birlikte derin sıçramalar yaşayarak köklü rol değişikliklerine uğramıştır. 10-15 bin yıldır yaşanan bu süreçle doğanın bir parçası olan insan sürekli doğadan uzaklaşmış, kendisini yanlış konumlandırarak doğaya yabancılaşmıştır.

Bu yabancılaşma özellikle son 50 yıldaki teknolojik gelişmelerle iyice derinleşmiş ve insanın doğaya karşı orantısız güç kullanımına kadar varan bir kopuş sürecine dönüşmüştür.

Bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve artık doğrudan etkilerini yaşamaya başladığımız iklim krizi, önümüzdeki kısa vadede daha can yakıcı sorunlarla karşımıza çıkmaya devam edecektir. İklim krizi ile mücadele etmek için toplumsal düzende anlayış değişikliklerine ihtiyaç olduğu gerçeği aşikardır.

Kapitalizmin kendi yarattığı bu krizi kar odaklı ve sermaye öncelikli bakış açısı ile çözmesi de mümkün değildir. Dünyanın birçok yerinde ve ülkemizde daha fazla kar hırsı için doğa katliamları yapılırken insanlar dahil canlı cansız bütün varlıkların temel hakları göz ardı ediliyor, aynı zamanda dünyaya telafisi imkansız yaralar açılmaya devam ediliyor.  Sorunların kaynağında duran batı medeniyeti ise bir yandan yeşil boyama ile sorunları çözmeye çalıştığını iddia ederken diğer yandan dünyanın “öteki” yerlerinde doğa katliamlarına devam ediyor. Yaşanan bu kıyım ve yıkım sürecinden, karbon salınımından suyun hoyrat kullanımına, tarımsal zehir endüstrisinden enerji tüketimine kadar başta kırılgan gruplar olmak üzere toplumun bütün kesimleri nasibini almaktadır.

Ekonomik, sosyal, siyasal ve konjonktürel nedenlerle toplumun çeşitli kesimleri bu süreçten farklı farklı etkilenmekle birlikte yaşanan süreçten en çok etkilenen kesim maalesef çocuklar olmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde doğmuş olup yaşamını beton yığınları arasında insan doğasına yabancı bir şekilde sürdüren çocuklar iklim krizine karşı en kırılgan kesimi oluşturmaktadır.

*Pestalozzi

Çocuğun doğaya-doğanın da çocuğa ihtiyacı var!

Çocukların erken çocukluk dönemlerinden itibaren özellikle okul öncesi ve ilköğretim döneminde doğa ile bağlarında oluşacak her zafiyet, çocuğun gelişim döneminde olumsuz etkilere sebep olmaktadır. Çocuklarda doğa yoksunluğu bilişsel, fiziksel, zihinsel, psikolojik ve daha bir çok yönden olumsuz etkilere yol açmakta, uzun vadede gerekli nefes alma araçları geliştirilmez ise telafisi olanaksız sosyal problemler ortaya çıkarma potansiyeli taşımaktadır. Doğa yoksunluğu, çocuklarda ölçülebilir olarak,

  • Hiperaktivite
  • Duyuların körelmesi
  • Sosyal iletişim problemleri
  • Obezite
  • Dikkat dağınıklığı
  • Odaklanamama
  • Olgular arası bağ kuramama
  • Öğrenme güçlüğü   ve daha bir çok sorunu tetiklemekte, bunun yanı sıra ikincil ölçülemez onlarca sorunun da kaynağı olmaktadır.

Çocukların doğa ile sağlıklı bağ kurmasını sağlayacak zeminlerin yaratılması ise yaşanan yabancılaşma çağında bir nebze nefes almalarını ve buna bağlı olarak zihinsel ve bedensel gelişimlerini destekleyecektir. Duyuları ve sezgileri güçlenen, yaratıcılıkları gelişen, özgüvenli büyüyen çocukların bütüncül sağlığı iyileşecektir.

Bunları yapmadığımız her durumda bizim yarattığımız sorunlarla çocukların baş etmesini beklemek, onların omuzlarına taşıyamayacakları bu yükü vermek çocuklara yapılacak en büyük kötülüktür.

Akranları ile sosyal ilişkiden yoksun, korunaklı alanlarda apartmanlar arasında yetişen bir nesilden sosyolojik olarak sağlıklı bir toplumsal gelişim süreci bekleyemeyiz.

Yerel yönetimlere aday olan ve seçilecek olan kadrolara çağrımızdır!

Yaşanan onca sorunun çözüm mercii elbette merkezi siyasal iktidardır. Ancak yerel yönetimleri elinde bulunduran-bulunduracak olan kadroların olanakları çerçevesinde yapabilecekleri çok şey olduğunu düşünüyoruz.

Onca başat sorun arasında kaynamasını istemediğimiz, çocukla doğa arasındaki bağın çocuğun ve doğanın yüksek yararı gözetilerek güçlendirilmesi için atılması gereken adımları ve faaliyetleri aşağıda maddeler halinde sıraladık.

  • Yerel yönetimlerin işletmekte olduğu kreş ve gündüz bakımevleri eğitim programları “doğa temelli eğitim” ekseninde baştan aşağı yenilenmeli, doğa ile bütünleşik, çocuğu ve doğayı merkeze alan bir anlayışla yeniden oluşturulmalıdır.
  • Yeni park ve sosyal donatı alanlarını tasarlarken enerji ve suyun hoyratça harcandığı tüketim odaklı değil, biyolojik çeşitlilik ve doğa dengeleri gözeten ekolojik yöntemlerle tasarlanmalıdır.
  • Mevcut parklar kademeli olarak aynı anlayışa göre yenilenmelidir
  • Belediyelerin bünyesindeki bütün parklar ve sosyal donatı alanları okul öncesi ve ilköğretim yaş grubu çocukları başta olmak üzere tüm çocukların doğa ile bağ kuracak, doğa temelli eğitimlerini gerçekleştirebilecek şekilde tasarlanmalıdır
  • Bütün okulların bu alanlarda periyodik olarak doğa temelli bir müfredat çerçevesinde bulunmaları önce mekânsal olarak, ardından lojistik olarak toplumcu sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde sağlanmalıdır
  • Mevcut okulların özellikle bahçe kısımlarının aynı anlayış çerçevesinde yeniden tasarlanıp gerekli revizyonların yapılması yerel yönetimlerin destekleri ile sağlanmalıdır.
  • Okulların programlarında ve işletmelerinde tüketimin azaltılması, enerji ve su tasarrufu, sıfır atık, ileri dönüşüm gibi konulardaki çalışmaları bütünsel olarak teşvik edilip desteklenmelidir.

Dünya Yaşasın Derneği – MoniBostan

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir